HİLMİ (GÖKÇEK) EFENDİ
Sağa Dayalı Resim

       

        TARSUS MÜFTÜSÜ HİLMİ (GÖKÇEK) EFENDİ

Milli Mücadeleden sonraki resmi ilk müftümüzdür. Niyazi Efendi Medresesi’nde uzun süre görev yapmıştır.Hilmi Gökçek. Müftü Efendi, işgale karşı çıkarak Tarsus Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer almıştır. Müftü Hilmi Efendi’ye çeşitli gözdağında bulunmuşlardır. Nitekim; Hilmi Efendi’yi kurtuluş mücadelesi boyunca kuvvetinden ve azminden hiçbirşey vazgeçiremedi. Toroslarda düşmanla mücadele eden Milli Kuvvetlere destek oldu. Onu ölüm tehditleri de yıldıramadı. Milli mücadele onun gibi nice din adamının asil mücadelesi ile zaferle sonuçlandı. Kurtuluş günü kürsüye çıkarak herkesi ağlatan bir dua yapmıştır.Milli Mücadeleden sonra resmiyetle görevlendirilen müftülerimizdendir.Görev yaptığında müftülük Kent Sinemasının civarındaydı.Görev yapan hocaefendileri sık sık denetler ve her sabah namazını farklı camii de eda ederdi. Cuma günleri Ulu Camii de vaaz de bulunurdu. Uzun ve anlamlı duaları ile tanınmaktadır. Kurtuluş günü kürsüde yaptığı çoşkulu duayı yıllarca gazilerimiz törenlerde anlatmaya çalışmışlardır. Daha sonra Telaş-zade Sıtkı Efendi müftülük yapmıştır. Müftü Hilmi Efendinin Tarsus’un kurtuluşunda yaptığı dua:

TAHA TOROS

(Türk kültür tarihi araştırmacısı, yazar ve şair) 1912 yılında Tarsus’ta doğdu.Annesi, çoğu ufak yaşlarda hayatını kaybeden dokuz çocuk dünyaya getirmiştir. Ailenin beşinci çocuğu olan Taha Toros, çocukluk yıllarında kalp hastalığı geçirmiş, kalbinin vücuduna göre büyük olduğu tespit edilmiştir. "Taha" ismini almasının ilginç bir hikayesi vardır: Kendisinden on beş ay evvel doğan Ömer isimli kardeşi henüz bir yaşındayken hayatını kaybetmiştir. Yedi aylıkken erken doğum ile dünyaya gelen Taha Toros`a üç ay önce vefat eden kardeşinin henüz defterden silinmemiş olan nüfus kağıdı verilmiş, Toros bu nüfus kağıdını tahsil hayatında ve askerlikte de kullanmıştır. Ailedeki geleneğe göre isimler doğum tarihini belirtmek üzere ebced hesabıyla veriliyordu. Ancak aile, Rumi takvime göre 1328 sayısını tutturacak bir isim bulamamıştı. Dönemin Musul milletvekili (müftü) Taha Efendi konudan haberdar olmuş ve ebced hesabına uygun olmasa da bebeğe kendi adını armağan etmiştir.İlk ve ortaokulu Tarsus’ta bitirdi.Resme ve musikiye merakı ile ilkokulun ilk yıllarında bando şef Andrico’dan ders almıştır. Ortaokul yıllarında yazdığı manzumeler İstanbul’daki çocuk dergilerinde yayımlanmıştır. Önceleri müzik ve resimlerle ilgilenen Taha Toros, Adana Lisesi'nde birinci sınıfta okurken ünlü edebiyat tarihçisi İsmail Habib Sevük`ün teşvikiyle edebiyatla da ilgilenmeye başladı. Hayat mecmuasında şiirlerinin yayımlanmasıyla şiire iyiden iyiye merak sardı. Maarif mecmuasında Memleket’te şiirleri yayımlandı. Bir yandan da folklor çalışmalarına katılıyordu. Dadaloğlu, Karacaoğlan ve Aşık Nihali(Muzurlu Kerim) hakkında araştırmalar yaptı. 1929-1930 ders yılında Adana Lisesi`nden mezun oldu ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kayıt yaptırdı. 1 Eylül 1933 tarihinde mezun oldu ve maliye teşkilatında çalışmaya başladı. 1930’dan 1937’ye kadar İstanbul’da kaldı. 1937 de Adana Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreterliği`ne atanarak Adana`ya geri döndü. 1937 ve 1940 yılları arasında Adana Ticaret ve Sanayi Odası'nda genel sekreter olarak çalıştı. 1941`de Ticaret Bakanlığı bünyesinde başmüfettiş olarak çalışmaya başladı. Görevi gereği birkaç kez gönderildiği Paris'te Türk kültür tarihiyle ilgili araştırmalar yaptı. Vatikan arşivlerinde Osmanlı Devleti ile Papalık arasındaki ilişkileri inceledi. Polonya'da konferanslar verdi. 1975'te emekli olana kadar Türkiye`nin bütün illerini dolaşarak, gittiği her yerin folklor ve edebiyatıyla ilgilenmeyi sürdürdü. Türk kültür tarihi ile ilgili zengin bir arşive sahiptir. Yayımlanmış birçok kitabının yanısıra gazetelerde ve dergilerde de çok sayıda yazısı yayımlanmıştır. İstanbul'da Etiler semtinde zengin arşivinin bulunduğu evinde yaşamını sürdürmektedir. 94 yaşındadır. 70 yılı aşkın bir süredir araştıran Taha Toros, arşiv sevdasını Mazi Cenneti I adlı kitabında şu cümlelerle özetler: "Arşiv oluşturmak, özellikle ülkemizde nadir yetişen biyograf olmak, bibliyografyada uzmanlık kazanabilmek, yararına yürekten inandığım, kültür zenginliklerindendir. Yaşamım boyunca bunu yapmaya çalıştım. Aslında bu konularla ölesiye uğraşmak, tedavisi mümkün olmayan bir hastalık gibidir. Bugün kanserin bile tedavisi mümkün. Ama "arşiv" hastalığının tedavisi yok!. Ne diyelim, Tanrı, bu türden hastalığa yakalananları kurtarmasın!" Eserleri ise şunlardır;

Toros Demetleri (1929)
İki Ses Geliyor (şiirler, 1934)
Türk Kadın Şairleri (antoloji, 1934)
Seyhan Efsanesi (1935)
Toroslarda Tahtacı Oymakları (1938)
Köy İktisadiyatı (1938)
Şair Ziya Paşa'nın Adana Valiliği (1940)
Dadaloğlu (1940)
Türk Hatipleri (1949)
Geçmişte Türkiye-Polonya İlişkileri (1983)
Fikret Mualla (1986)
İlk Kadın Ressamlarımız (1988)
Mazi Cenneti 1 (1992)
Kahvenin Öyküsü (1998)
Türk Edebiyatından Altı Renkli Portre (1998)
Nazım Hikmet (2005)… gibi eserleri vardır.

SERPTİM ÇİÇEKLERİMİ
Nerde oyuk taş görsem kalbim oynar yerinden
Bir ılık hatıranın yadı gelir derinden
Boynuma kement attı saçının tellerinden
Boynuna kement yaptım kızgın bileklerimi

Bu akşam kararırken dağların beyaz taşı
Kırılan bir dal gibi dizime düştü başı
Gözlerinden taşarken hatıramızın yaşı
Eğildim de yüzüne serptim çiçeklerimi
TAHA TOROS