ŞEYH SUNUSİ
Sağa Dayalı Resim

       
Şeyh Ahmed Eş-Şerif Es-Sünûsî (1873- 1933) Afrika'da doğup gelişen ve büyük hizmetler ifa eden Sünûsi hareketinin büyüklerindendir. Trablusgarp işgali sırasında İtalyanlara karşı verdiği büyük mücadele ve kahramanlığı ile tarihe geçmiş din alimi ve büyük liderlerdendir. Senusi tarikatının ve buradaki halkın başında büyük mücadele vermiş ve uzun süre düşmanın ülkeyi ele geçirmesine engel olmuştur. Osmanlı Devleti İtalya ile barış yapmak zorunda kalıp buradan çekildikten sonra da mücadelesini sürdürerek işgale direnmiş, Osmanlı Devleti de el altından desteğini mümkün mertebe sürdürmüştür. Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ile bağını en güçlü şekilde devam ettirmiş, savaşın sonlarına doğru bizzat Padişah tarafından İstanbul'a davet edilmiş ve kendisine büyük bir alâka gösterilmiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'nun bir çok yerini gezerek Kuva-yı Milliyecilere destek olmuş ve onlar için vaizlik yapmıştır. Şeyh Ahmed Eş-Şerif Es-Sünûsî ,1873 yılında Jagbub'da dünyaya geldi. Senüsilerin önderlerinden olan Muhammed Şerif'in oğludur. Muhammed Şerif'in onun dışında dört erkek çocuğu daha vardı. 1902 yılında Muhammed Mehdi'nin vefatı üzerine Senusilerin başına geçti. Senusiler, Afrika'da önemli bir nüfuza sahip idiler. Özellikle Sahra ve Sudan bölgesinde geniş bir etki alanına sahiptiler. Yaklaşık bir asırdan beri devam edegelen sömürgecilik hareketleri ve özellikle İslâm topraklarını ele geçirip sömürgeleştirme teşebbüslerinin hız kazandığı bir dönemde Afrika'daki bu güzide topluluğun başına geçti. Senusiler, İtalya'nın Trablusgarp'ı işgaline kadar, tamamen dinî hizmetlerle iştigal etmekte ve her hangi bir askerî harekâtın içinde yer almamışlardı. Ancak, özellikle 1900'leri başından itibaren İtalya'nın açık bir şekilde Trablusgarp'a göz dikmesi ve burayı işgal için fırsat kollaması Osmanlı hükümetini telâşlandırmaktaydı.

       
Şeyh Ahmed, 1911 Trablusgarp işgali üzerine, İtalyanlara karşı büyük bir mücadeleye girişti. Şeyh Ahmed, Birinci Dünya Savaşı sırasında kendine bağlı birliklerle İngiliz kuvvetlerine karşı savaştı. Bu arada Padişah tarafından 1915 yılında Trablusgarp valisi ilân edildi. Ancak, İngilizlere karşı yaptığı savaşta, Sollum'da yenilgiye uğrayınca çekilmek zorunda kaldı. Diğer taraftan Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun da İngiliz kuvvetlerine karşı yenilmesi Senusilerin mukavemetini daha da zayıflattı. Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Sultan Reşat tarafından İstanbul'a davet edildi. Şeyh Ahmed bu davete uyup 1918 yılı başında İstanbul'a geldi. Kendisine en üst seviyede ilgi ve alâka gösterildi. Büyük Millet Meclisi Reisi yaptığı konuşmada kendisi ve Senusiler için övgü dolu sözlere yer verdi. Ankara Hükümeti, büyük bir saygınlığı bulunan İslâm aliminin nüfuzundan faydalandı. Kendisi de elinden geleni esirgemedi.
Bu İslâm kongresi, Sivas’da, Cami-i Kebir’de toplanmış ve burada Şeyh Seyyid Ahmed es-Senûsî hazretleri de, bir "Hutbe" irad ederek müslümanların "birlik/dirlik" meselesini dile getirmiştir. Sivas Lisesi Baş Muallimi Naci ve Arapça muallimi Ebu’l- Fida İsmail el-Ezheri Efendilerin tercüme ettikleri bu hutbeyi, Sebilü’r-Reşad özetleyerek vermiştir.
Seyyid Ahmed eş-Şerif’in sunduğu bu hutbede kısaca, cihadın önemi, müslümanların izzetli olup zillete düşmemeleri, kafirlere meyil edilmemesi gerektiği, ehl-i küfrün fitne ve oyunlarına gelinmemesi, müslümanların parçalanıp dağılmamaları, aralarında çekişmemeleri, birlik ve beraberlik içinde kenetlenmeleri gerektiğini, Anadoludaki bu İslâm cihadının dünya müslümanlarının da kıyamına sebep olacağını, zaferi Allah’tan bilerek, iman, din, vatan için mücadele edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

1 Şubat 1921 Anadolu'da bulunduğu süre zarfında bir çok beldeyi dolaşarak Kurtuluş Savaşına destek oldu. Mahalli kıyafetiyle gittiği yerlerde kürsüye çıkarak mücadele ve cihad azmini ateşledi. Bu hareket ve çabalarıyla bir nevi "umumî vaiz" mevkiinde bulunarak büyük bir hizmeti ifa etti Bir ara Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Irak tahtına aday gösterildiği de belirtilmektedir. M. Kemal Atatürk, İslâm birliğini sağlama gibi bir amaç ve gaye beslemediği halde, Müslümanların Kuva-yı Milliye hareketine sıcak bakmalarını sağlamak amacıyla alimlerin nüfuzundan faydalandı. Bu amaçla, Senüsi'nin de Türkiye'de bulunmasını fırsat bilerek 1 Şubat 1921 tarihinde, onun başkanlığında bir İslâm Kongresi topladı. Bu kongreden sonra İslâm dünyasının Kuva-yı Milliye hareketine olan ilgileri arttı Şeyh Ahmed verdiği vaazlarla ümit aşıladı. Din alimlerinin toplum üzerindeki etkisini yakinen bilen Kuva-yı Milliyeciler bu durumdan istifade etti. Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa, Meclis'te Şeyh Sunusi'nin onuruna davet verdi. Atatürk, konuşmasında Şeyh'i şöyle takdim ediyordu: "Bütün alem-i İslam'ın hürmet ve muhabbetini hakkıyle kazanmış olan bu tarikati ve onun mümtaz mümessilini, riyasetinde bulunduğum Büyük Millet Meclisi namına hürmetle selamlar ve kendisine davamıza gösterdikleri necip alaka ve bizi bu yolda mücadeleye devam hususunda vaki teşviklerinden dolayı minnetle anarız. Afrika'nın en tabii reisini, en salahiyettar hükümdarını ve bize mazideki emsalsiz mücahedeleriyle rehber olmuş Sunusileri de burada kalbimizden gelen en büyük takdir ve takdis hisleriyle alkışlarız." Bir rivayette şöyle anlatılmaktadır. “…Hafız Halil Efendi kürsüye çıktı. Titrek fakat heyecanlı bir sesle:

        – Din kardeşlerim,sizi Şeyh Sünusi Hazretlerinin bir tebşiri için buraya topladım dedi ve şu vakayı anlattı: Şeyh Sünusi Hazretleri bir gece Peygamberimizi rüyasında görmüş ve koşup elini öpmek istemiş. Peygamber kendisine sol elini uzatmış, buna şaşıran ve mahzun olan Şeyh, Peygambere hitaben: – Ya Resulallah niçin sağ elinizi vermediniz? Diye sual edince şu cevabı almış: – Sağ elimi Ankara’da Mustafa Kemal’e uzattım. Bu rüyayı anlatan Hafız Halil Efendi’nin elleri, çenesi ve dili titriyordu. Gözleri dolu doluydu, hitabeti kalabalığı etkilemişti. Birden gür ve imanlı bir sesle: – Ey ahali, Mustafa Kemal muzaffer olacak, Peygamber Efendimizin sağ eli onun elindedir. Buna iman edin… diye haykırdı ve kürsüden indi. Sonradan, merhum Hafız Halil Efendi bu rüyayı camide vaz’etmiş ve onu imanlı tefsirlerle tamamlamıştır.” 17 Mart 1923 günü Tarsus’a gelen Gazi Mustafa Kemal Paşa, Şeyh Sunusi ile dostça ve hararetle kucaklaştı. Şeyh Sunusi ile Mustafa Kemal’in dostluğu Kuzey Afrika’da Trablusgarp savaşında başlamıştır. Şeyh Sinusi, İstiklal savaşında Milli harekete gönülden destek veren tek Arap lideri olma özelliğini taşımaktadır. Misafir olarak Tarsus’ta ve Mersin'de uzun yıllar kalmıştır. Tarsus’ta yaşadığı ev Tarihi evler sokağında simit fırınının yanında bulunan büyük konaktır.Atatürk burada Şeyh Sunusi ile birlikte sabah kahvaltısı yapmıştır… Ankara'nın mânevî havasının değişmeye başladığını fark eden Şeyh Ahmed, 1922 yılı sonlarına doğru Şam'a gitti. Ancak, Fransızlar burada kendisini rahat bırakmadılar. Şam'ı terk etmek zorunda kaldıktan sonra Hicaz'a giderek ömrünün son demlerini ibadet ve duâ ile geçirdi. 10 Mart 1933 tarihinde kutsal topraklarda Hakk'ın rahmetine kavuştu. Azmi, kararlılığı, cesareti, her türlü tehlike ve zorluk karşısında soğukkanlılığını muhafaza etmesi ile tanındı. Kendisi ile görüşenler üzerinde hep müspet etki yaptı. Hiçbir zaman düşmanlarına boyun eğmediği gibi, kendisine teklif edilen makam ve mevkileri de reddetti.