“KERİM ÇELİKTAŞ”
Sağa Dayalı Resim
Molla Kerim, Karabucak köyünden Abdurrahman Kahya’nın oğludur. Çok küçük yaşında Kuran öğrenmiş hafız olmuştu. Çifcilikle uğraşırdı. Boş zamanlarında çocuklara gençlere kuran-ı kerim öğretirdi. Geniş omuzlu, uzun boylu idi. Çok gür sesi ile erişilmez bir imana sahipti. Okuduğu Kuranla insanlara ayrı bir huşu verirdi. Fransızların ve Ermenilerin zulmi içini kemiren bir yara olmuştu. Yara daha da derinleşiyordu, bu yara ya onu bitirecekti yada o bu yarayı… Bir gece içindeki heyecanla, elinde tüfeği, belinde fişeği, birde yanına aldığı azık bohçasını yanına aldı ve çocuklarına, karısına, anasına ve babası Abdurrahman Kahya’ya veda ederek yola çıktı. Kısa zamanda Molla Kerim bir çok köye ulaştı. Molla Kerimi tanıyanlar, onunla beraber oluyor, milli mücadelenin hazırlıklarına başlıyorlardı. Molla Kerim asker değildi, ne komutanlık yapmış, ne de bir bölüğü eğitmişti. Fakat içindeki azim ve vatan sevgisi her türlü fedakarlığa hazır bir komutan yapmıştı. Diğer Kuvay-I Milliyeciler ile haberleşmeye başladılar. Adını değiştirdi, Molla Kerim değil artık “Fettah” yani “Yol açan” anlamına gelen takma adı kullanacaktı. Grubu ile birlikte Tarsus bağlarına, Fransızların karakollarına, zapt edilen çiftliklere saldırılarda bulundular. Fransızları rahatsız etmeye başladılar. Kısa sürede Molla Kerim’in hizmetleri duyuldu ve grubu büyüdükçe büyüdü. Milli Kuvvetler Komutanı Sinan Tekelioğlu, Fettah’ın mücadelesini duymuştu. O ve grubu ile birlikte hareket etme karar aldı. 31 Mart 1920 de Çamalan yolu üzerindeki düşmanı temizlemek için harekete geçti. Çetin mücadelelerden sonra, düşman askerlerinin çoğu orada öldü. On sekiz saat boyunca mücadele vermek zorunda kaldılar. (Bu mücadele sırasında Şıhlı köyünden genç Abdurrahman şehit düştü. ) Pek geniş alanda düşmanla karşı karşıya kalan Molla Kerim’i, Sinan Tekelioğlu Tarsus Grup Komutanı yaptı. Ilerleyen dönemlerde Çeliktaş Müfreze Komutanlığı yaptı. Tarsus düşman işgali altında inliyordu. Pozantı düşman işgalinden kurtulmuştu. Kırk dört mücahit Menil taburunu esir etmişti… Sıra Tarsus’un kurtuluşunda idi… İlerleyen günlerde Tarsus’ta mahsur kalan Fransızları kurtarmak için iki binden fazla kuvvetle Fransızlar, 27 Temmuz günü hareket ettiler. Tarsus grubunun en kuvvetli müfrezesi olan Molla Kerim’in Çeliktaş Müfrezesi toplandı. Molla Kerim “Ya Tarsus kurtarılacak ya da namus uğruna şehit düşünceye dek dövüşecek” parolasıyla hazırlıklar başlansın, “Fransız görsün bakalım nasıl dövüşülürmüş”diyordu. Tarsus çayına doğru hareket ettiler. Gelen düşman bölüğü ile karşı karşıya geldiklerinde hakim olmak çok zordu. Cephane tükeniyordu ve bir ara Fransızlar durdurlar. Molla Kerim abluka altına alındıklarını anladı, çekile bilirlerdi ama çekilmeyi Türklük gururuna yediremedi. “Savaş bu ölmekte var kalmakta” dedi.Teslim olmaktan başka care de yoktu. Teslim olan Molla Kerim ve müfrezesini esir alan Fransızlar, onları önlerine kattılar. Ellerini kollarına bağladılar, yanlarına Ermeni nöbetçiler koydular. Müfrezenin esir düştüğünü öğrenen Milli Kuvvetler ise yapılacak tek şeyin BAC Köprüsü(Justınyanus) geçen kafileyi top atışlarına tutmak olduğuna karar verdiler. Bac Köprüsüne doğru yaklaşan kamyondaki esir mücahitlere Ermeniler, Molla Kerim’i sordular. “Tanımıyoruz, görmedik, bilmiyoruz” gibi cevap verdiler. Bunun üzerine hepinizi diri diri yakacağız. Gelsin sizi Molla Kerim kurtarsın” dedi. Bu sırada Ermeni Çavuş onu tanıdı; “ Bu Molla Kerim’dir, demek ölmemiş” dedi ve üzerine atladı. Ellerini kollarını ve ayaklarını sıkı sıkıya bağladı. Ermenilerde Molla Kerim’in başına toplandılar ve “Pis Türk. Seni gökte ararken yerde bulduk. Demek kahraman Molla Kerim sensin” dediler. Tam bu sırada kafile Baç Köprüsünden geçiyordu. Birden bire her yan top sesleriyle inlemeye başladı. Milli kuvvetlerin atışları başlamıştı. Atılan top güllelerinden biri Molla Kerim’in içinde bulunduğu kamyona tam isabet etti. Ne yapacağını şaşıran Ermeniler yaylım ateşine başladılar. Bu sırada ani bir hareketle ellerini ve kollarını çözebilen mücahitlerin çoğu kendini köprüden dereye attı. Molla Kerim ise elleri, kolları sıkı sıkı bağlı olduğundan yerinden kıpırdayamadı. Ermenilerin açtığı yaylım ateşi sonucu tüm vucüdü delik deşik oldu. Orada can Verdi. Birçok esir mücahid ise panic sırasında kaçmaya başlamışlardı. Molla Kerim, öz yurdunda, kendi vatanının namus ve hürriyeti için silaha sarılan bir kahramandı. Molla Kerim’in şehit düştüğü Tarsus’ta bir anda çınlamaktaydı. “Molla Kerim, şehit düştü”…(28 Temmuz) Molla Kerim, Ermenilerin şu günde soykırım diye bahsettikleri günlerde ermeni faaliyetlerinin ve özellikle şehrimize verdiği tahribatlarının bir göstergesinden bir parçadır. Molla Kerim’i Tarsus o çınlama sesinden sonra hiç unutmadı. BAC köprüsünden geçip her otogara gidişte Molla Kerim’in şehitlik destanı düşünülür, bazen adının bir okula verildiğinden tanımayanlar Kerim Çeliktaş’da kim derler, Cetvel de Molla Kerim Anıtında ona bakarken onun bizler için fedakarlılıklarını düşünürler… Molla Kerim’in Çeliktaş Müfrezesinde onunla birlikte birçok zorluğa katlanan,esir düşen kişilerin arasında şu isimler de yer almaktaydı: Güllü Fakı Mehmet Efendi,(Kösebalci köyü) Hasan Çakır,(Kürtmusa köyü) Şehit olan Molla Kerim’in anası ise şu ağıtı yakar:

Molla Kerim Molla Kerim
Ermeniler Allah Kerim
İsterseniz öldürünüz
İşte benim Molla Kerim
Belinde filik kuşak
Sarar dolayı dolayı
Molla kerimi yüzmüşler
Kana bulayı bulayı
Çatal tepenin arası
Azgın yiğidin yarası
Çatlayıp da ölmemiş mi
Molla kerim’in anası.