A.MERYEM BOLAT
Sağa Dayalı Resim Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk kadınına, 03 Nisan 1930’da Belediye seçimlerine katılma hakkı, 26 Ekim 1932’de muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçme ve seçilme hakkı ve 05 Aralık 1934 yılında ise, birçok batılı ülkeden önce Milletvekili seçme ve seçilme hakkını vererek, kadınlarımızın ülke yönetiminde söz sahibi olmalarını sağlamıştır. Kadınlara dönemin koşullarına göre çağdaş ve ileri boyutta önemli haklar sağlanmış olması, Cumhuriyetin en önemli başarılarındandır. Tarsus bu hakkın neresinde kalmıştı? Kanun çıkmıştı ama, kadın seçilme hakkını alabilmiş mi acaba? Ne yazık ki, bu sorularımızın cevabı için eski kadın siyasetçilerden Ayşe Meryem BOLAT hanımefendiye misafir oluyor ve bir röpörtaj yapıyoruz? Röpörtaj esnasında Tarsus Kadınlar Derneği başkanı Gülsevim KIRAÇ ve ekibi ile Ayşe Meryem BOLAT’ı evinde ziyaret ederek, sohbette bulundu ve çiçek takdim etti. Ayşe Meryem BOLAT’ın duygulu anlar yaşadı. 1923 yılında Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Mücahit Güllü Fakı’nın kızı olarak dünyaya gelen ve ismi Atatürk’ün Tarsus’a Ziyaret esnasında bizzat Mustafa Kemal tarafından verilen Ayşe Meryem BOLAT, Halk Partisi kadın kolları başkanlarından ve Tarsus’un en eski kadın belediye meclis üyesi… Kendisine sorularımıza yönelttiğimizde tarihe ışık tutan önemli cevaplar aldık… K.Duru: Niçin politikaya girdiniz, sebebi nedir? M.Bolat: Babam Müdafaai Hukuk Cemiyetinde idi, Tarsus için büyük mücadeleler vermiştir.Atatürk’ün Tarsus’a gelişinde büyük bir tören düzenlemiş, Atatürk ise; Mehmet Efendi, dile benden ne dilersen dediğinde, babamda Paşam; “ kızım yeni doğdu, ismini siz verirmisiniz” ricasında bulunmuş, Atatürk de, Mehmet Efendi, Meryem Ana’nın adını verelim kızında Tarsus’un anası olsun, ,ilerde bu memlekete hizmette bulunur, diyerek ismimi koymuş, memleket sevdasından olsa gerek büyüklerimizin emeklerini devam ettirmek istedik. K.Duru: Siyasete nasıl girdiniz? Sizden önce siyasette kimler vardı? M.Bolat: Tarsus’ta ilk siyasette yer alan kadın kolları başkanı olarak merhum Eczacı Kutlu Boran hanımın kızkardeşi, Emekli Öğretmen Muazzez Ongun hanımefendidir.(Dr.Mahir Kürklü ise ilçe başkanıdır)Eşi yine emekli öğretmen Ethem Bey’dir. Çok kültürlü idiler. Memleket meseleleri onlar için aile meselesi idi. Muazzez Ongun, kadınlara daha kapsamlı hizmette bulunmak üzere Türk Kadınlar Birliğini kurarak Halk Parti Kadın Kolları başkanlığını Necla Eren’e devretti. K.Duru: Sizden önce meclis üyeliğine giren olmadı mı? M.Bolat: Hayır. Kadın Kolları teşkilatı başkanlığı vardı. Nitekim; milletvekilliğine, belediye başkanlığına ve meclis üyeliğine aday olan yoktu. Yalnız; Sabahat Hanım, Afgan Mahallesi Muhtarı (1955’li yıllar olması gerek) olmuştur. O da muhtarlık yaptıktan çok sonraki yıllarda Demokrat Partide çalıştı. K.Duru: Sizin girişiminizden sonra aday olanlar odlumu? M.Bolat: Ben iki dönem yaptım.(1965-1975) Muammer Özandaç ve Diş Hekimi Lütfiye Benli katıldılar. Muammer Özandaç yarıda bıraktı. Ama parti de daha önce çalışmışlığı çoktur. Bizim zamanımızda canla başla çalışılırdı. Bir amaç vardı. Bu amaçta babalarımızın mücadele ettiği bu şehir için hizmet etmek, onların mücadelesini boşa çevirmemekti. Sonraki yıllarda Lütfiye Benli, Adalet partisinden meclis üyesi oldu. Sonrasında ben bırakınca kızım Handan Bolat iki dönem meclis üyesi oldu. Yakın tarihte Anavatan Partisinden Şükran Mercan görev aldı. Şimdilerde siyasette erkek kadar kadın var… K.Duru: Kadınlarımız hep meclis üyeliğinde mi kaldı, belediye başkanlığına aday olan olmadı mı? M.Bolat: Belediye başkanlığı ve meclis üyeliği ayrı ayrı oylanıyordu. Ben Ali Haydar Eyüpoğlu’ndan 25 oy fazla almışım, mazbatayı aldık, bana başkan yardımcılığı teklif edildi. Ben; “ her ne kadar Atatürk bize seçme seçilme hakkını vermiş olsa da, ben reis yardımcılığını kabul etmiyorum, erkekle kadın hiçbir zaman eşit olamaz dedim ve kabul etmedim” Güven Partisi yeni kuruluyordu. Lütfiye Benli, belediye başkanlığına aday oldu. Burada seçimi alamazken, parti Adalet partisi ile birleşince buradan meclis üyesi olarak katıldı. K.Duru: Sizin dışınızda başka siyaset ile uğraşan var mıydı diyecekken, albümde bir resim gözüme çarpıyor. 1973 yılına ait resimde mekândaki bir bayan grubu aynı kıyafeti giyinmişler, nedir bu dediğimde. M.Bolat: Eskiden partilerin sık sık balosu olurdu. Balo da yönetim aynı giyinirdi. Balolara da Tarsus’un Kaymakamından en küçük amirine kadar eşleri ile katılırlar, ilçe başkanı eşi ile vals yaparak baloyu açarlardı. Kimse kimsenin aleyhine konuşmazdı. Yapılan her konuşmanın neticesinde Tarsus vardı. Şimdiki siyasilerin haliyle bizlerin bir alakası yok. Her şey çirkinleşti… Resimdekiler ise; Sakine Kürklü, Hayriye Hanım, Muammer Özandaç, Mukaddes Ramazanoğlu, Suzan Çataklı, Naciye Verdi… K.Duru: Siz hangi liderler ile çalıştınız? M.Bolat: Parti Genel Başkanı İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Belediye Başkanı olarak,Ali Haydar Eyüpoğlu ve Sait Polat ile çalıştım. Kadın Kolları 1960 yıllarda oluşmuştu. II CHP Kadın Kurultayına katıldım. Orada İsmet Paşa’nın yanına bizzat gittim, beni Pembe Köşk’te misafir etmek istedi ama kabul etmedim. K.Duru: O yıllarda siyasette ilk kadın olmanız ve tek olmanızın size avantaj ve dezavantajları neler oldu? M.Bolat:Eşim işinden olacaktı, ama bizlerin gerçekten memleket için mücadelemizi gördüklerinde bir zarar gelmedi. Bana hak verilmişti, ama ben hiçbir zaman haddimi aşmadım, kadınlığımı bildim. Mecliste ilk kadın olmamdan dolayı daima saygı gösterdiler ve öncelik verdiler. Törenlerde, açılışlarda hep en önü bana verdiler. Belediye hizmetlerinde temeller bana attırılmış ve her olayda fikrim sorulmuştur. İtfaiye binası, Atatürk parkı ve bugünkü stadyum caddesi üzerindeki ilk konutlar benim girişimlerimden bazılarıdır. K.Duru: Son olarak söylemek istedikleriniz nelerdir? M.Bolat: Tarsus önemli bir şehir, bizim zamanımızda particilik başka idi şimdi başka, ayrı bir saygınlığımız vardı. Dialoğlarımız iyiydi. Kadınlarımızdan şimdiler de siyasete katılan çok fazla benim onlardan isteğim, zorluklardan yılmadan kararlılıkla mücadelelerine devam etmeleri ve verilen fırsatları sonuna kadar kullanmaları. Çünkü; Atatürk, Türk Ulusu’nun güçlü kılınması için, kadının yüceltilmesi gereğine inandığından, Türk kadınının toplumsal konumunun yükseltilmesini sağlamıştır. Toplumsal yaşamın her alanında üzerlerine düşen görevlerin üstesinden başarıyla gelmeyi bilen, en kutsal görevlerden biri olan annelik görevlerinin yanı sıra Vatan savunmasında yer alarak üstün başarılar gösteren kadınlarımız kendilerine gösterilen saygıyı fazlasıyla hak etmektedirler. K.Duru: 88 yaşında olması sebebi ile kendisini daha fazla yormamak için söyleşimize burada son vererek, Meryem Hanım’a Tarsus’umuza hizmetlerinden ötürü teşekkür ediyor, sağlıklı bir ömür diliyorum…( Gazetemizin sütunlarından bir maddeyi paylaşmak istedim. Kısmet olursa baskı aşamasında olan Tarsus’ta İz Bırakanlar isimli eserimde tarihçe-i hayatı ve çalışmaları ile ilgili detaylı bilgileri sunacağım.)