AYŞE MİRİCİ
Sağa Dayalı Resim

        Yazıma başlamadan önce şunları ifade etmek isterim ki; Yılların yıpratıcı zulmüne rağmen bu günde de yıpranmayan genç ve dinç milli bir heyecan içinde bulunan yaşlı bir Türk kadınını memlekete hizmet içinde gösterdiği yapıcı alaka için takdir ve teşekkür etmek bana büyük bir bahtiyarlık veriyor… Bu güzel vatanda manen, fikren ve maddi yönden nimetlenenlerin onu kıymetlendirmekte gösterecekleri bu örnek alaka, milli ahlakımızın sevindirici ve yapıcı kuvveti olarak ilahi istikbalimize büyük neticeler kazandırır… Öldükten sonra yapılan taziyeler, şahsa değil yakınlara bende varım demek oluyor… Arkadan yapılan duadansa, hayatta yapılan ziyaret daha faydalıdır… Ayşe Mirici, Tarsus’un Kızılmurat Mahallesinde (Nüfus cüzdanına göre 1335)1918 yılında doğdu. Annesi Sultan Hanım, babası ise halk arasında Mistilli Ağa diye bilinen Milli Mücadele de eşsiz hizmetlerde bulunan Mustafa Ağa(Mirici)’dir. Doğmuş olduğu ev kendisinden dört yaş daha büyük, milli mücadele yıllarından önce yapılmaya başlandığı için konak yarım şekilde iken, Karargâh olarak kullanılmıştır. Sekiz kardeşten birisi olan Ayşe Mirici hanımefendi, hayatında hiç evlenmemiş, yalnız yaşamaktan büyük zevk duyan Ayşe hanımın hayatta kardeşi de kalmamış, ailesinden kalan bütün mal varlığı ile çeşitli hayırlarda bulunmuştur. Ayşe teyze ile zaman zaman görüşürüz. İlerleyen yaşının verdiği olgunluk ve hayat tecrübesi ile haklı olaraktan insanlara karşı güveni yitirmiş, evinin kapısını herkese açmıyor, randevu alarak dahi evine ziyarete gitmek de güçlük çekiyorsunuz. Aile dostluğumuz ve kendisine olan sevgi, saygımı bildiği için evinin kapılarını sonuna kadar şahsıma açtı. Ayşe teyze ile uzun uzun sohbetlerde bulunduk. Bir dönem karargâh olarak kullanılan o muhteşem konağın merdivenlerinden çıkarken inanılmaz bir havaya giriyorsunuz. Küçük odalardan oluşan alt katta gözlerinizde önce milli mücadele yılları canlanıyor. Düşünsenize Tarsus’un kurtuluş harekâtında olanlardan bir dizi hareket burada geçiyor. Bu evde mücahitler toplanıyor, düzenli ordu burada gelecek için kararlar alıyor. Böylesine anlamlı bir eve giriyorsunuz, karşınızda 90’lı yaşlarda bir hanımefendi kendisi sıradan birisi değil, ismi hayırlarla dolu birisi… Ayşe teyze ile sohbete başlıyoruz. Eski Tarsuslular ve eski mahalleliler olarak birbirimizle konuşacağımız çok konu var ama ikimizin yaş farkı biraz onu tereddüde düşürüyor, şahsımın Tarsus’ta İz Bırakanlar ile ilgili araştırmalarını ve kendisi hakkında çok şey biliyor olmamız sohbeti ilerletiyor ve güzel bir Cumartesi gününün beş saatini alıyor… Salonda bir salon takımı komple orijinal haliyle duran varak mobilya takımı, olağanüstü bir işleme ile yapılmış döşeme. Karşısında yine ince bir işçilikle yapılmış bir ayna… Beni burada ağırlıyor, kahve ve meyve ikramında bulunan Ayşe teyzem “misafirperverlik Tarsusluya hastır” diye sözlerine ekliyor. Duvarda ise tarih kokan portreler mevcut… Sohbetimizin uzaması ile oturmaya kıyamadığım, salon takımlarından sonra oturma odasında oturmayı daha rahat hissediyoruz. Oturma odası ayrı bir hava içerisinde, duvarlar taş döşeme ve koyu vernik ile boyanmış, panjurlar arasından ışık sızıyor. Duvarların tamamı Ayşe teyzenin almış olduğu madalya, plaket, teşekkür belgesi, takdirler, şükran belgeleri ve sayısız onur belgeleri ile dolu… Bunların birkısmı belediye başkanlarından, komutanlardan, kaymakamlardan ve valilerden, içlerinden ikisi ise Sağlık Bakanından ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından takdim edilmiş… Ayşe Mirici hanımefendi, o kadar hayır ve hizmette bulunmuş ki, kendisi dahi hatırlamıyor… Bunları sadece belge ve plaketlerden anlayabiliyoruz. 2001 yılında Homurlu köyünde Deveci Musa mahallesinde 150 dönümlük arsasını Türk Silahlı Kuvvetleri Vakfına bağışlamış. Oturmuş olduğu konağı Kültür Bakanlığına bağışlayarak, bu konağın kendisinin vefatından sonra kullanılması için hibe etmiş, Kültür Bakanlığı da daha önce bahsettiğimiz Saray’dan getirtilen mükemmel koltuk takımını ve yemek takımını da birlikte hibe etmiş… 1989 yılında Tarsus Devlet Hastanesinde odalar yaptırmış yine 1993 yılında Tarsus Devlet Hastanesinde adına 7 oda yaptırmış. 1995 yılında Abdülkerim Bengi Anadolu Lisesinde Laboratuar yaptırmış. Kurtuluş İlköğretim okulunda kısmi yardım… Şehrimizde bulunan birçok okulda zaman zaman öğrencilere kıyafet ve kırtasiye yardımı… Bilali Habeşi Makamı Mescidine kısmi yardım… Ayşe Mirici İlköğretim okulunun tamamı kendisi tarafından yaptırılmıştır. Diğer yaptırılan okullardan farkı ise, halen maddi ve manevi hizmetleri devam etmektedir. Birçok hayırsever gibi isimleri verildikten sonra okul unutulmamış ve bir isim uğruna yarım yardım yapılmamıştır. Daha önceki görüşmelerimizde de Daniyal (a.s) makamını restore ettirmek istediğini bana söylediğinde bu işi belediyenin üstlendiğini, rabbim sana nasip eylerse başka şeyler yaparsın demiştim… Dağlıca da şehit düşen 12 askerimiz için yaptırmış olduğu anıt ise ayrı bir vatan sevme örneğidir. Şehit haberini alır almaz, kapıldığı duygu yoğunluğu ile bu şehitler unutulmamalı her yerde anılmalı diyerek, belediye başkanı sayın Burhanettin Kocamaz ile yaptığı girişimle Dağlıca Şehitlerinin unutulmamasını sağladı… Başkan’ın sözü geçer geçmez gözüm duvardaki Kocamaz resmine dalıyor ve soruya geçiyorum. Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın hizmetleri nasıl? “Ben bu yaşıma kadar çok belediye hizmeti gördüm, çok Tarsusluyum diyip hizmet vadinde bulunanlarla ve görevleri bitincede Tarsus’tan gidenlerle karşılaştım, hergün çıkar yürürüm kesinlikle vasıtaya binmem geziyorum, görüyorum benden de başkalarından da çok hayır dua alıyor, sağ olsun” diyor. Yapmış olduğu hizmetlerin açıklanmasından da çok keyif almadığını söyleyen Ayşe teyzem, “Allah nasip etti bende yapıyorum, Allah bırakıp gidenlerden razı olsun” diyor. Yalnızlıktan şikâyetçi misiniz diye sormam üzere, “hayır gayet memnunum alıştım belki de, günlerimiz var onlara gidiyorum, Türk Silahlı Kuvvetlerin toplantılarına gidiyorum, sizin gibi sevip sayıp arayan soranlarda var” … Benim yalnız yaşama ise en iyisini yapıyorsun, Allah iyilerle karşılaştırsın diye dualarını ekliyor. Bir gün ölürseniz demem üzere, şikâyeti başlıyor Ayşe teyzenin… bu konudaki uzun süre sohbetimiz ile Ayşe teyzeme söz veriyorum. “Merak etmeyesin hak ettiğin şekilde inşallah Allahın huzuruna göndeririz” diye.. Duygulu anlar yaşadığımız bu esnada Ayşe teyzem mezar yeri istiyor, aile mezarlarının olduğunu ama kendisine yer kalmadığından bahsederken, kendimizi yolda buluyoruz. Yanımızda Ayşe teyzenin manevi kızı diyebileceğimiz dostlarından Gülsevim Kıraç var, üçümüz Ayşe teyzenin vasıtaya binmem demesi ile Şehir Mezarlığı yolunu tutuyoruz. Şehir Mezarlığında, insanların büyük hizmetkârı son yolculuğun kıymetli aracısı değerli insanlar Halit Türkoğlu ve Cumali Bozkurt hocaefendiler karşılıyor bizi, konuşmalarımız neticesinde aile mezarlığını ziyaret ederek, Ayşe teyzenin yerini belirliyoruz… Ayşe teyzem vasiyette bulunuyor, Kemal oğlum vefatımda sana emanetim, bu hocaefendiler Kuran’ımı okusunlar,” dualarınızı benden eksik etmeyin… Gözyaşlarımızı silemiyoruz, hayır dualarını ediyor ve ekliyor çok zamandır kabristana gelmiyordum, gelemiyordum vesile oldunuz Allah razı olsun” diye… Kıymetli Türk kadını, örnek insan Ayşe teyze: “Sana izninle, öz bir evlat yakınlığım hissiyatıyla hitap ederek candan ve gönülden teşekkür ediyor, hürmetle ellerinden öpüyorum. Allah sana sağlık sıhhat versin, dünya var oldukça yaptığın hayır hasenat ile amel defterin kapanmasın”… Ama Tarsusludan ricam şudur ki; özellikle ve özellikle önce yaptığı hayır kurumları ve sonra yetkili amirler kuruluşlar lütfen böylesine değerli bir zatı hayatta iken sizde ziyaret edin, yüzyıla yaklaşmış bir hayatın tecrübelerinden düşüncelerinden ve dualarından yararlanın… Öldüğünde protokol için cenazesine katılmayın. Hakikati Allah bilir ama o zaten hayırlarıyla yaratanın rızasını almış, sizlerinde hoşgörüsüne sevgisine bu dünyada ihtiyacı var…(2010 yılında yapmış olduğumuz röportajdır) Kendisi şimdilerde yaşlılığı sebebi ile biraz rahatsız…Bu sebeple önümüzdeki günlerde yazımıza devam edeceğiz…